-
1 impératif
1 autoritaire buyururcasına2 nécessaire gerekli [ɟeɾec'li] -
2 impérative
1 autoritaire buyururcasına2 nécessaire gerekli [ɟeɾec'li] -
3 حاجة
حاجَة1. yoklukAnlamı: fakirlik2. ekipman3. donatıAnlamı: donatmaya yarayan şeyler, teçhizat4. gereç5. hacetAnlamı: herhangi bir şey için gerekli olma, lüzum6. ihtiyaçAnlamı: gereksinme7. sefaletAnlamı: yoksulluk8. şeyAnlamı: belirsiz bir anlamda madde9. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu10. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
4 احتياج
اِحْتِيَاج1. hedefAnlamı: amaç, gaye, maksat2. yoklukAnlamı: fakirlik3. ekipman4. gereç5. donatıAnlamı: donatmaya yarayan şeyler, teçhizat6. maksatAnlamı: istenilen şey, amaç7. kasıtAnlamı: amaç, maksat8. muratAnlamı: istek, dilek9. meramAnlamı: istek, amaç, maksat10. gereksinimAnlamı: ihtiyaç11. gayeAnlamı: amaç, hedef12. garazAnlamı: hedef, amaç, maksat13. sefaletAnlamı: yoksulluk14. erekAnlamı: amaç, gaye, maksat, hedef15. teçhizatAnlamı: donatmaya yarar şeyler16. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu17. amaçAnlamı: erişilmek istenilen sonuç, gaye, hedef, maksat18. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
5 حوج
حَوْج1. yoklukAnlamı: fakirlik2. hacetAnlamı: herhangi bir şey için gerekli olma, lüzum3. ihtiyaçAnlamı: gereksinme4. sefaletAnlamı: yoksulluk5. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu6. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
6 حوجاء
حَوْجَاء1. yoklukAnlamı: fakirlik2. ihtiyaçAnlamı: gereksinme3. hacetAnlamı: herhangi bir şey için gerekli olma, lüzum4. sefaletAnlamı: yoksulluk5. yoksullukAnlamı: yoksul olma durumu6. açlıkAnlamı: yoksul ve parasız olma durumu -
7 ضرورة
ضَرُورَة1. ihtiyaçAnlamı: gereksinme2. hacetAnlamı: herhangi bir şey için gerekli olma, lüzum3. lüzumAnlamı: gerek, gereklik, icap4. gereklikAnlamı: gerek olma durumu, lüzum, icap5. zaruretAnlamı: mecburiyet, zorunluluk, zorunluk
См. также в других словарях:
LÂZIM — Lüzumlu, gerekli. * Bir şeyden aslâ ayrılmayan. Bir işte beraber bulunmasına ve vücuduna ihtiyaç olan şey. * Gr: Müteaddi olmayan LÂZIM FİİL (FİİL İ LÂZIM) Fâilin zâtında kalan fiil. (Geldi, gitti, güldü gibi … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
hacet — is., Ar. ḥācet 1) Herhangi bir şey için gerekli olma, gereklilik, lüzum Bu kadar külfete hacet yok. 2) Tanrı dan yerine getirilmesi beklenen dilek Bu devri yüz defa yapabildiniz mi, mutlaka her hacetiniz de yerine gelir. Y. K. Karaosmanoğlu 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
LÂZIM-I BEYYİN — Bu tabirin masdariyet şekli Lüzum u beyyin olup ikisi aynı mânaya gelir. Herhangi bir şey hatıra gelince hiç bir delil ve emareye ihtiyaç olmadan o şeyle beraber düşünülmesi zaruri olan diğer bir şey. Meselâ: İnsan denildiği zaman, kabiliyet i… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük